Ben, benlerin dünyasından bir adım öteye gidince sen’i gördüm kocaman bir şehirde.,”anlat” dedin bana. Seni, sana anlatmak ne mümkün cancağızım! Kelimeler korkar ki seni anlatınca sürgün edilmekten. Avareye çıktı adım senin diyarında. Kelimeler “seni” giyerse görür müyüm acaba bir itibar? Gözüm yüksekte değil,bu yüzden beni ebedi saadetten kovma cancağızım.Geçiyordum yalnızca buralardan, kalmayacağım da uzun.En iyisi sen, şimdi aynaya bak; ben de aynada gördüklerimi söyleyeyimsana.
Ey, önce beni kendi şehrinden kovan zalim sonra bir bakışıyla yüreğine saran halim!Gülüşüne bülbüller yuva yapmış…Yedi cihan dolaştım, az gittim uz gittim da hiçbir diyarda böyle tutuklanmadım. Sen… Yazılarımı küçümseme sakın, harflerimi değersiz bir kabuk gibi de görme! Kabuğu kırarsan öze sessizce inersin. Ben bir âmâ iken aynada gördüğüm seni anlat diyorsun hâlâ. Ben, vazgeçtim gözlerimden senin için…
Sen,kaybolduğum bir şehirde elime tutuşturulan bir adres…Sen, bende yiten zaman; şu ritmi bozuk kalpte sultan…Sen, düşünce denizine her daldığımda topladığım inci mercan…Sen, yazılara ilham; dilde zehri şerbet yapan duam… Tüm kelimelerle toplandık ve ortamıza “seni” aldık. Ama yine de “seni” çözemedik. Ben sendeki gizemi çözmeye çalışan bir okur sense içine düştüğüm en derin çukur.Her gece yastığıma dökülen dert de sen, kurtulmak için sarıldığım virt de …Sen, bıyığı yeni terlemiş bir oğlan kalbi…Sen, kendi güzelliğini yeni keşfeden bir genç kız hali…
Sen, Hz. Eyüp’ün dilini çürüten yara;Hz.Yusuf’u dillere düşüren Züleyha…Sen, Hz. Musa’da asa, Hz. Süleyman’da yüzük… Kızıldeniz’in ortasında açılan kutlu düzlük… Sen, Safa ile Merve arasında Hacer’in çaresizliğine su…Kalbimi avucuna alıp sıkan sancım, dilimden düşmeyen duam… Bir mucizesin işte anla! Sen şehirler sultanı, ben ise seni fethetmek için surların dibinde mezarda bekleyenEbu Eyyûb El-Ensarî…Hasretin sonsuzluk kadar, vuslatın ise ince ince yakar…Sen, dünyayı yörüngesinde döndüren güneş…Bir adım yaklaşsam sana yanarım, gözümü kapatsam karanlıktan korkarım.Anla, o kadar elzem ki varlığın! Karanlığın yıkıldığı yerde kaç defa katilim oldun da bir türlü Kabil olduğunu söyleyemedim.Sen, meğerse selin geride bıraktığı kum…
Sen, okuduğum en güzel kitap, içinde hayran hayran gezindiğim kainat.Sen, her şeysin işte anla!Sen, üç günlük dünya. Altıüstü bir rüya…. Âmâ gözlerimin payına düşen senden sadece bir yanılsama…Yine akşam oldu ve yoruldu kelimeler… Ey, aynadaki güzel muamma! Son bir şey daha! O mahşer meydanında,bu gönlüde hayal içinde perişanbırakma!Geçiyordum işte yalnızca buralardan, kalmayacağım demiştim ya uzun!Geçtim işte “senler” diyarından efsun, suskunve vurgun…