Büyüklerimizin bazı sözleri vardır genç kardeşlerim bir hatırlayalım isterseniz:
Ya söz verme ya da tut, tutamayacağın sözü söyleme, yut Söz verirken acele etme, çünkü söz namustur. Büyük lokma ye, büyük söz söyleme. Söz vermek öyle bir hastalıktır ki, şifası vefasıdır.
Sen sen ol “Mutlu iken söz, üzgün iken cevap, öfkeli iken karar verme.”
Kelime manalarına bakıp incelersek daha net anla yabiliriz aslında ahde vefayı: Ahde, söz anlamına gelir. Vefa ise bağlılık anlamında kullanılır. Bu iki kelime bir araya gelince Sözüne bağlılık manası ortaya çıkar. Ahde Vefa sahibi birisi olmak: Sözünde durmak, verdiği sözün eri olmak, ne olursa olsun sözünün arkasında olmak gibi anlamlara gelir.
Insan ne olursa olsun, sonu ölümde olsa sözünün arkasında olmalı, sözüne sadık kalmalı vesselam… Tipki Hz. Ömer huzuruna kadar çıkan iki gencin şikâyetçi ol duğu ve ölümü göze alarak ahde vefasızlık etmeyen genç gibi olmalıdır. Dilerseniz bizler için ders niteliğinde olan bu rivayete bir göz atalım.Adaletiyle tüm ümmet üzerinde nam salmış Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzurlarına üç genç girer ve Hz. Ömer’e derler ki; -Ey Hz. Ömer, aramızdaki bu arkadaş babamızı öldürdü ve karşılığında ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek: -Bu iki kardeşin senin hakkında söyledikleri doğru mudur diye sorar.Suçlanan genç derki evet efendim maalesef doğrudur. Hz Ömer: Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar.
Bunun üzerine genç anlatmaya başlar, derki: -Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanım ailemle beraber gezmeye çıktık kader bizi arkadaşların bahçesinin bulunduğu yere getirdi. Hayvan larımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor ve gözlerini atım üzerinden alamıyordu. Bende atımı çok seviyordum. Ne yaptıysam atımın bu arkadaşla rin meyve bahçesinden meyve koparmasına engel olama dim, arkadaşların babası içerden bir hışımla çıktı atıma bir taş attı ve atım oracıkta öldü. Bu durum nefsime çok ağır geldi, ben de yerden bir taş aldım, bu adama attım ve adam öldü. Panikle kaçmak istedim, fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan ibaret, dedi.
Bu söz üzerine Hz Ömer söyleyecek bir şey yok bu suçun cezası idam, madem suçunu da kabul ettin… Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:
-Efendim bir özrüm var. Ben memleketinde zengin bir insanım babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı, gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kar deşime teslim eder gelirim. Bu süre içerisinde de yerime birini bulurum dedi.
Hz Ömer dayanamaz derki:
-Sen bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki? Der,
Genç adam ortama bir göz atar derki,
-Huzurda bulunanlar arasından Amr ibni As’ı işaret ede
rek bu zat benim yerime kalır der, Hz. Ömer Amr ‘a dönerek
-Ey Amr delikanlıyı duydun, der.
O yüce sahabe:
-Evet, ben kefilim der ve genç adam serbest bırakılır.
Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur, Medine’nin ileri gelenleri Hz Ömer’e çıkarak gencin gelmeyeceğini, dolayısıyla Am r’in idamın yerine, maktulün diyetinin verilmesini teklif ederler, fakat babaları öldürülen gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz, derler. Hz Ömer kendinden beklenen cevabı verir, derki,
-Bu kefil babam olsa fark etmez, cezayı infaz ederim. Amr tam bir teslimiyet içerisinde derki,
-Biz de sözümüzün arkasındayız. Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların
arasından genç görünür. Hz Ömer gence dönerek derki,
-Evladım gelmeme gibi önemli bir fırsatın vardı neden geldin.
Genç vakurla başını kaldırır ve: -Ahde vefasızlık etti demeyesiniz diye geldim, der.
Hz Ömer başını bu defa çevirir ve Amr’a derki, -Ey Amr sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu da onun yerine kefil oldun?
Amr:
-Bu kadar insanın içerisinden beni seçti, insanlık öldü dedirtmemek için kabul ettim der. Sıra babalarını kaybeden gençlere gelir ve o gençler der ler ki,
-Biz bu davadan vazgeçiyoruz, bu sözün üzerine Hz. Ömer: -Ne oldu biraz az önce babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz? Gençlerin cevabı ise:
-Merhametsiz insan kalmadı demeyesiniz diye.
Evet, genç kardeşlerim sizleri değerli kılan ahde vefalı birisi olmanızdır.
Yoksa et ve tırnak her canlıda, gölge ise ağaç ta bile mevcuttur.