Ne kadar güzel bir kelimedir o,içerisinde dünyaları barındırır,bu kelime kısalığına inat uzun uzun anlamlar içerir. İkra(Oku): Kitabı okumak, okul okumak, insanı okumak, geleceği okumak,hayatı okumak, dünyayı okumak, kâinatı okumakgibi…
Biz bunlardan hangisini işlemeliyiz, hangisini yazmalıyız, hangisi es geçilebilecek kadar değersiz desek hata etmiş oluruz. Biz öyle bir noktadan başlayalım ki en baştan, en güzelinden, en anlamlısından emin olun o zaman hepsini işlemiş olacağız.
Allah Teâlâ’nın ilk emri Yüce kitabımız Kuran-ı Kerimin ilk ayeti, ilk vahiy “oku” kelimesidir.“İkra’ bismi rabbikelleziy halak”yani Yaratan Rabbinin adıyla oku der. Okumaya buradan yüce kitabımızdan başlarsak aslında okumanın ne denli anlamlı bir eylem olduğunu görebiliriz çünkü o kitap ki bize nasıl bir hayat süreceğimizi ya da sürmemiz gerektiğini öğretir. Esasında okumak bizim bildiğimiz manasında bir kitabı ya da bir yazıyı okumak değildir. Nitekim Peygamber efendimize ilk vahiy geldiğinde önünde daha önceden indirilmiş bir kitap yoktu bu sebeple okumak bir kitabı okumaktan çok daha ötede bir iştir…
Yaratan Rabbinin adıyla Oku manasından yola çıkarak bir kâğıt parçasından öteye hayatı okumalıyız bize ne söylüyor, ne anlatıyor bunu anlamalıyız ki bu bizim için bir anahtardır. Öyle ki ciltler dolusu, sayfalar dolusu kitaplar okuyup hayatı anlamlandıramadan gece gündüz okumak boşa kürek çekmekten başka nedir ki?
Hayatı okumayı bilen kişi ne istediğini bilen kişidir, hayatı okumayı bilen kişi bir kitabı, dünyayı ve geleceği okuya bilen kişidir. İnsanı anlamlı kılan da budur. Kişinin ne istediğini bilmesi her şeyi kolaylaştırır. Ne istediğimizi bilmeliyiz bu hayatta…
Şimdi başka açıdan ele alalım oku kelimesini. Evet, genç kardeşlerim okumalıyız Allah’ın (cc) ilk emri gibi, dünyayı okumak gibi, geleceği okumak gibi geleceğimizi sağlam temeller üzerine oturtmak için okumalıyız. Kim olursak olalım, kimin çocuğu olursak olalım, ne kadar varlıklı ya da ne denli yoksul olursak olalım okumalıyız. Donanımlı olmalıyız, kendi ayaklarımız üzerinde durabilmek için okumalıyız.
Ne diyordu Sokrates : Bildiğim Bir Şey Var O da Hiçbir Şey Bilmediğimdir.
Bu nedenle okumanın bitecek bir eylem olmadığını her okumamızda yeni bir şeyler öğreneceğimizi hatta aynı yazıyı bile her okumamız da yeni yeni anlamlar çıkaracağımızı unutmayalım.
Okumakla edineceğimiz mesleğimizle de bu vatana olan borcumuzu ödeyip aziz milletimize de hayırlı hizmetler sunabiliriz. Topluma faydalı bir birey olmak kadar güzel olabilen ne olabilir ki? Ayrıca sadece bir meslek edinebilmek için de okumaz insan, topluma faydasını arttırabilmek için edindiği mesleğin yanında çeşitli sivil toplum kuruluşlarında da görevler almalıdır ve bu sayede hem iç huzurunuz artar hem de sizi daha anlamlı kılar.
Okumak bakış açımızı değiştirecek, kültürümüzü artıracak bizi zenginleştirecektir. O zenginlik ki çehremizi ve toplum içerisinde yerimizi belirleyecektir.
Toplum içerisinde yerimizi demişken şu küçük ama bir o kadar da önemli olan anekdotu paylaşmadan geçmeyelim.
Öğretmenlik hayatımın ilk yılında bir seminerde, görev yerim olan o küçük ilçe de bir çoban varmış ve o çoban üzerinde yazı bulunan her kâğıt parçasını, kitabı, içeriği fark etmeksizin okurmuş. Nihayetinde tüm eğitimini açık öğretim üzerinden tamamlayarak üniversite sınavlarında başarılı olur ve hikâyenin kahramanı olan çoban, hikâyeyi bize anlatanın ta kendisi yani İlçe Milli Eğitim Müdürümüzdür. O zaman anladım ki şartları her durumda zorlamak bize her daim yeni kapılar açacaktır. Çobanlıktan Milli Eğitim Müdürlüğüne giden yolu anca kişinin kendisi ve azmi aralayabilir.
Şimdi,bir düşünelim günümüzün şartlarını ve birde büyüklerinizden dinleyin o geçmişin zorluklarını nasıl ve de ne şartlar altında okumak zorunda olduklarını. Emin olun şükrederiz günümüze ve o şükürler içerisinde okumuyorsak ne büyük bir nankörlük içerisinde olacağımızın farkında olalım.
Birde günlük hayatta okuma alışkanlığımız olması gerekir ki maalesef bu durum hiç de iç açıcı değil, öyle ki istatistikler şuan için her yüz kişiden en fazla kırk kişinin kitap okuduğunu söylüyor. Hal böyle iken yazma oranından bahsedemiyoruz bile! Oysa okumanın insan ruhuna ne denli iyi geldiğini, kalbe ne farklı kapılar açtığını, olaylara farklı bakış açıları geliştirmesi gibi sayısız faydaları vardır. Mesela kelime dağarcıklarınızı, konuşma ve anlama becerinizi artırır.
Hangi açıdan bakarsanız bakın okumak güzel bir eylemdir vesselam. İster bir okul okuyun, ister bir kitap okuyun, isterseniz hayatı okuyun fark etmeksizin okumak güzeldir. Okuyanların sayısının her geçen gün artacağı bir toplumda var olmak ümidiyle keyifli okumalarınız olsun inşallah.