Etiket: hayriye göztaş
REKLAM ALANI
Seni dağladılar, değil mi kalbim, Her yanın, içi su dolu kabarcık. Bulunmaz bu halden anlar bir ilim; Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık. Sensin gökten gelen oklara hedef; Oyası ateşle işlenen gergef. Çekme üç beş günlük dünyaya esef! Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!(N.Fazıl Kısakürek) Laftan anlamazsın ki! Korkak seni!...
İlçemiz Kozan’da bugün sabah saatlerinde yapılan operasyonda 10 kişi gözaltına alındı. İçişleri bakanlığı tarafından başlatılan kökünü kurutma operasyonu kapsamında Kozan Cumhuriyet Başsavcılığı ve ilçe emniyet müdürlüğü ekiplerince yapılan uyuşturucu madde ticareti ve kullanımını engellemeye yönelik yapılan çalışmalar kapsamında, Kozan Cumhuriyet Başsavcılığının koordinesinde Kozan İlçe Emniyet Müdürlüğünce yürütülen soruşturma kapsamında Uyuşturucu...
Bu ses… Bu ses… Hey, kim var orada? Göreyim yüzünü aydınlığa çık da. Şu muallime gönderdi beni yine bir çıkmaza. Şuracıkta dinlensem ya! Yüküm ağır, yolum uzun… Gönlüm de yükten mahzun! Ben ki kalem, uzun ince bir beden içinde dolanıyorum sersem sersem! Yolumun sonu yine müphem yine müphem. Daha...
Taş ehliyim ben, taş! Yemin ettim!Tutamayacağımı biliyordun değil mi? Yoruldum dediğimde gülüp geçmiştin. Git başımdan şimdi yazar müsveddesi! Çok işim var, çok! Taş yontucuyum ben, bir taş yontucusu… Bir taş yontucusundan ne beklersin ki! Sengtraş diye seslenip durma bana da. Konuşmayacağım seninle işte, anlasana… Bekleme başımda boşuna. Bir görünüp bir...
Güneş, seyrek evlerin susuz damlarından seke seke uzaklaşıyor ruhu delişmen. Her eşyanın rengi yavaş yavaş soluyor bu yüzden… Sonra hüznü yüklenmiş gemiler ayrılıyor çığlık limanından.Kaybedip arayanlar, el sallıyor arkalarından. Dinleyeni çok olanlar ile anlayanı hiç olmayanlar körler şehrinin sokaklarında kol kola geziyor yalandan. Ve körler şehrinde bir kelebek… Muhakkak...
Kalemin bağrında uyanıyor bir soğuk mağara… Ağlıyor hıçkıra hıçkıra… Sesi geliyor uzaklardan yankılana yankılana. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde… Bir mağara… “Beni unutmadın ya Allah’ım, beni unutmadın!” diyor içi yana yana. Dinliyorum mağaranın yakarışını kalemin mavi boşluğundan. Allah’ım! Ağlarken mağaralığıma, ellerimi açıp bekleyişime mucizeler yolladın. Bir dağ başında yalnızlığıma,...
Hiç mi yok bizden sana hatır, ey Hızır! Neredesin? Bu yazmak, olmuş ruhuma muhasır. Ben hangi çağa muasır söyle bana ey Hızır! Ben neyim, anlat bana! Kalem, Hak mürekkebiyle dolduğunu ediyor ima! Öyleyse ruhuma bir ışık olsa ya! Olsam ben de o sır ile ihya. Verse ebedi cennetin tohumlarını avuçlarıma....
“Edebiyatı seviniz. Zira edebiyat, hayatı keşfetmenin en kestirme yoludur.” Celladımın imkansızlıklar denizinin ortasındaki bir adaya beni sürgüne bıraktığından beri kaç zaman geçti hatırlamıyorum. Suçumu alnıma damgalamış, üzerine de kül serpmişti. Ne canım yandı ne gözümden yaş aktı. Aşıklar şehrinin sokaklarını, meczuplardan temizliyorlarmış. Hiç mümkün mü bu ey şaşkın! Tüm meczuplar...
Şiişşşt! Hey, sana söylüyorum; ne bakınıp duruyorsun etrafına! Şöyle, gel yamacıma. Evet evet, sana söylüyorum ey biçare; gel bakalım buraya! Dünya kelam ettin de sözün geçti mi yare? Hep içinde bir cendere. Ben de mevsimler değişti, gördüm ki düşmüyor senin gözlerine cemre… Ne anlatabilirsin ki yüreği mühürlenmiş köre! Değilim ben...
Bak ben geldim cancağızım. Ne olduğumu bilmeden tüm mevcudiyeti tek heceyle kol kola bulup geldim. Ben neyim, bu yolun neresindeyim bilemeden geldim. Sahi ben neydim? Ben, belki bir deli rüzgardım… Hevesleri oradan oraya savuran, baharları kovalayıp duran…Dudaklardan dökülenleri hiç söylenmemiş gibi silip süpüren, kimini üşüten kiminin yüreğini...
Bir aleme geldik ki işte neyin var neyin yoksa bırak dediler! Kalemi sapladım gönlüme, görmediler. Sayfalarda onca biriktirdiğim kelimelere göz diktiler. Oysa daha düne kadar yükünüz çok ağır diye hayıflanıyordum kelimelere! Nereden bilebilirdim ki bir eşkıya gibi yolumu keseceklerini ve sırtımda bir kambur gibi görünen sizi benden söküp alacaklarını.
Bugün kanatlandı yine zamana karşı ruhum. Gözlerim kapıda, bir mutluluk içtim yudum yudum. En dardaydım buldu beni. Yıkıldığı yerden sevincimin elinden tutup kaldırdı. Durdu karşımda ve gülümsedi bana. Sarıldım boynuna doya doya! Ah çocukluğum, hoş geldin! Dün gibi çekip gitme n’olur kapımdan. Bugün ben sen olayım sen de...
Ah, mutluluk sen ne güzel şeysin! Bir umut düşürdün yüreğime, yarına dair. Kelimelerim kanatlandı gökyüzüne… Bak, o koca şehirlerin de bir kalbi varmış. Öyle kayboluyorum ki o şehrin sokaklarında. Sevdaya batıyor kanatlarım. Ve bir serçe gibi konuyorum o şehrin taştan çatılarına. Ah, mutluluk sen ne güzel şeysin, yürektesin!...
Kalemin cevabı: “İkra’ bismi rabbikelleziy halak.” emriyle dünyaya penceresini açan, ben değil miyim senin onca derdini kaldıran? Duydum ki iki dudağının arasındaymış fermanım! Oysa ben sana dermanım! Git diyorsun, demek bana! Öyle kolay mı sanıyorsun gitmek, titrek eline bir defa dokunmuşken. Ben ellerinden düşersem ellerin de çığlık çığlığa...
Haydi, yükünü yere bırak da vedalaşalım senle. Esaretinin bedelini ödedin sen. Kaç, git benden... Yoksa ya yakılacaksın ya da kırılacaksın... Ey kalem sana söylüyorum! Kulaklarını da mı geride bıraktın bunca adımda. Kusursun sen işte!. Yapıştın öyle elime. Zaman daralıyor diyorum sana, haydi git benden! Sen uslanmazsın ki! İçine nefes diye...
Yazıya tövbekâr ben! Beni, sükûtla baş başa bırakan sen!.. Pencerede akşamın ayak izi belirginleşirken ben, kalem ve sayfa bir odada! İşte yine bakıyoruz birbirimize ayrı köşelerden ne fayda! Elimden gelse ikisini de yakacağım bir sevda ocağında. Etme, der gibi süzüyorlar beni baştan ayağa. Yoruldum, der gibi bakıyorum...
Mahalle ziyaretlerini sürdüren Başkan Zeydan Karalar, halkın sorunlarını bizzat birinci ağızdan dinliyor, popülist söylemlere girmeden, gerçeklerden uzaklaşmadan, yapılan ve yapılabilecek ne varsa hemşehrileriyle paylaşıyor. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, çeşitli mahallelerde halkla bir araya gelerek sorun ve talepleri dinlemeye, bürokratlarlarıyla birlikte buluştuğu vatandaşların problemleriyle ilgili çözüm üretmeye devam...
Bugün bilindik bir hikayeyle geldim edebiyat köşemize. Leyla ve Mecnun hikayesini duymayanız yoktur eminim. Dillerde o kadar dolaşmıştır ki bu hikaye birçok yazar ve şaire de konu olmuştur. Türk edebiyatında da bilinen en güzel Leyla ve Mecnun hikâyesi Fuzuli’nin kaleminden çıkmıştır. Hikayede, asıl adı Kays olan Mecnun’un mektepte...