Haydi, yükünü yere bırak da vedalaşalım senle. Esaretinin bedelini ödedin sen. Kaç, git benden… Yoksa ya yakılacaksın ya da kırılacaksın… Ey kalem sana söylüyorum! Kulaklarını da mı geride bıraktın bunca adımda. Kusursun sen işte!. Yapıştın öyle elime. Zaman daralıyor diyorum sana, haydi git benden! Sen uslanmazsın ki! İçine nefes diye çektiğin mürekkebin kurusun! Ağırlaştıkça ağırlaştın işte elimde.
Ağla… Duyduklarına ve duyamadıklarına… Korkma ellerim, korkma kalemden… Görüyorum ki titriyorsun, doğru! Genç değilsin ki!
Ey kalem hem kime ne faydan dokundu ki! Yol uzadıkça yükten başka ne oldun ki yürekte. Sırtımı dönmüşken kaç git benden! Yoksa ya yakılacaksın ya da kırılacaksın.
Mil çektim gözlerine, uslanmadın… Siretinde bir ışık yaktın kendine, benim gözlerimi kamaştıran. Ben bir dilek tutarken bir yıldız kaydığında sen kayan yıldızlarla mürekkebini yaldızladın. Benim düşlerim daha bir çocukken çakal sürüsü gibi gerçeklerin önüne attın düşlerimi. Kırgınım sana, düşlerimi lal ettin benim. Şiirleri ve şarkıları ben hapsettim. Sen, özgür bıraktın. İyi mi yaptın sanıyorsun? Şimdi ortalıkta dolanıyor şiirler ve şarkılar başıbozuk.
Beni kandırdın “Söz uçar, yazı kalır.” diyerek. Oysa ben sükuta ezelden hayrandım yazıya değil. Sen döktükçe cümleleri ağzından cümlelerin kolundan kanadından çekiştirdi okuma bilmezin cümlesi. Ve mahpusa attılar cümlelerini, sana yar etmediler. Sonra yine ben kurtardım mahpusa sığmayan cümlelerini. Bakma öyle bana boynu bükük, işte sana sırtım dönük… Bana bıraktıkların hep kırık dökük… Titrek ellerim dokunmayacak sana bir daha.
Bir de utanmadan özeniyorsun boyundan büyük kalemlere. Bezm-i elestten buyurmuş mu ki sana Mevla? Ez cümle cihan güzelleriyle oynaşıp durdun, gah Şirin’i gah Leyla’yı diline doladın. Peygamberler sofrasında azık aradın, ses etmedim. Gözlerinin değdiği her yer gurbet oldu bana, sürüldüm işte senin yüzünden gönül mülkünden.
Zaman daralıyor diyorum sana, haydi git benden! Sen uslanmazsın ki! İçine nefes diye çektiğin mürekkebin kurusun! Yoksa ya yakılacaksın ya da kırılacaksın! Ağla-MA… Duyduklarına ve duyamadıklarına…
Hayriye hocam mürekkebiniz hiç kurumasın inşallah. Çok güzel yazmışsınız.