Merhaba ben geldim! Edep, aşk, kalp üçgeninde pişen edebiyatın sanata,hayata, insana dokunan yanını sizlerle keşfetmeye geldim. Aklı ve kalbi arasında kalmışların elinden tutmaya, geçmiş ve gelecek arasında köprü olmaya geldim. Edebiyatın kitapta okuduğunuz tanımlarından çok daha ötelere uzanan ikliminde, sizlerle seyrü sefer eylemeye geldim. Sergüzeştimizde hemhal olmaya, edebiyatın her halini sizlerle tatmaya geldim.
Benim masal ve düşlerle yoktur işim, diye içinden geçirenlere, gerçeğin önce hayalle başladığını ispatlamaya geldim.Uzun soluklu bir yol bizimkisi… Belki merakın tutar ellerinden…Dayanabilecek misin? Hem de yolun sonuna kadar! Bu yolda önce varlığı ararsın sonra varlıkta yok olmayı sorarsın kendine. Bak yine bilmece gibi oldu değil mi cümleler? Beynimizin kıvrımlarında dolaşıyor usul usul kelimeler.Sabret aralanacak zamanı gelince o sırlı perdeler.
Bir meczup ile karlı dağ başlarında üşümeye, mümkünü bulmak için imkansızlık denizine dalmaya, kelime ordusuyla gönüller fethetmeye var mısın? Peki zihin sandıklarında kilitli duran anılarını güneşe serip havalandırmaya; zehirdeki dermanı, çirkindeki güzeli,dikenin himayesindeki gülü keşfetmeye… Haydi o zaman, takıl kelimelere… Farz et ki kelimeler gözlerinin kapısını çalan bir misafir. Yol göster o zaman gözlerinden kalbine inen misafire.Başlasın yolculuğumuz! Bu, uzun soluklu bir yol bizimkisi… Belki merakın tutar ellerinden…Dayanabilecek misin? Hem de yolun sonuna kadar! Bu yolda önce varlığı ararsın sonra varlıkta yok olmayı sorarsın kendine.
Yol boyunca yanında bir ayna,bir asa,bir de aba…Duyduğun ise neva…Bu yolda susmak da ağlamak da haykırmak da serbest! Çünkü bunlar kalbini keşfedecek!Ve bir kalp ise küçültülmüş kainat…Şimdi yolculuğumuz nereye varacak hissettin mi? Edebiyat, hayat, kainat…Bir anlık varlık sonra kalbi durdurmayan bir açlık ve nihayetinde ebediyet!
Bak dedim ya, uzun soluklu bir yol bu bizimkisi… Belki merakın tutar ellerinden…Dayanabilecek misin? Hem de yolun sonuna kadar! Bu yolda önce varlığı ararsın sonra varlıkta yok olmayı sorarsın kendine.
Yazıyı bitirebildiysen merakın tutmuş ellerinden. Hoş geldin o zaman kelimelerin meczup dünyasına. Ben mi? Ben de hoş buldum, elbette sabırsızım kalemimle bu müstesna yolculukta hayra akmaya…Edep ya Hû!
