Günlük hayatta sıkça kullandığımız bir kelimedir. Kısmetimizde varsa ne diyelim. Kısmetimiz böyleymiş. Kısmetimize ne düşerse gibi cümleler içerisinde kullanırız kısmet kelimesini. Peki, TDK ne diyor kısmet konusunda anlamı neymiş dersiniz: Tanrı’nın (Allah’ın (cc) ) her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip… O zaman biz kısmet eşittir, yaratanın payımıza bahşettiği haklarımız diyebilir miyiz?
Biz biraz bakış açımızı değiştirecek şekilde ele alalım kısmeti. Genç kardeşlerim, bakın burası çok önemli. Aslında senin kendi iradenle karar verdiğini düşündüğün pek çok durum Rabbinin sana uygun gördüğü yaşam biçimidir, yani kısmetindir. Rabbin tarafından sana verilen izin çerçevesinde sürdüğün hükümdür. Bakın bu durumu özetleyen şu güzel örneği bir inceleyelim:
İnançsızın biri Hz. Ömer’in yanına gelerek dedi ki;
Ya Ömer ben hiç namaz kılmıyorum. Senin Allah’ın beni cezalandırmadı!
Hz. Ömer o adama dedi ki; Ey! Allah’ın kulu Hak Teâlâ seni secdeden alıkoymuş, sana secdeyi nasip etmemiş, bundan büyük ceza mı olur… Yani Allah sana namazı kısmet kılmamış, seni huzuruna kabul buyurmamış bu ne büyük bir cezadır.
Kısmet konusunda âlimleri dinlediğimizde, ciltler dolusu kitaplar karıştırdığımızda emin olun ki hiçte bir yazıyla anlatılacak ya da anlaşılıp tamam denebilecek, basite indirgenebilecek bir konu değil.
Allah isteyecek her şeyden önce kısmet edecek insan da yaşayacaktır. Ben şöyle yaparım, böyle yaparımla olmaz. Allah isterse bir kulun işini, mermere geçirir dişini; istemezse işini, muhallebi yerken kırar otuz iki dişini… Ne diyordu Şair İbrahim SAYAR Ne sandın şiirinde:
Takdirden öte muradın olmaz
Çok istesen de inadın olmaz
O, uçurursa kanadın olmaz
Uçmayı kuştan, kartaldan mı sandın.
O’nun emriyle göktedir varlıklar
O’nun emriyle yerde kalabalıklar
O dilerse kavağa çıkar balıklar
Şu düzenli hayatı faldan mı sandın.
Kısmetine de razı gelmeli şükretmeli insan, zaten dualarımızda da durum böyle değil midir? Asiliğe, isyana düşmeden yaşamalı şükretmeliyiz verdiğine, vereceğine. Çünkü veren o dur, alan o…
Senin isteminin ötesinde Rabbinin izni olacak o kısmet edecek sen yaşayacaksın. Sözün özü şudur ki genç kardeşim aslında sen karar verici değil, uygulayıcısın bu sebeple kendini çokta üstün görmeyeceksin ne diyor Cenabı hak yüce kitabı Kuran-ı kerimin İsra Suresi, 37. Ayetinde: Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara boyca ulaşabilirsin.
Onun bizim hayatımıza kısmet ettiği, yani sunduğu görevleri doğru algılar ve vazifemizi gereğince yerine getirirsek imtihanımızı da vermiş oluruz. Bize bahşedilen görev ne olursa olsun fark etmez ister; anne, baba, evlat ol. İster öğrenci, öğretmen ol. İster siyasetçi, istersen bürokratlık hiç fark etmeksizin görevini laikiyle yerine getirmelisin.
Bazen insan bir kapı arar da bulamaz kendine, bu çıkış kapısıdır, huzur kapısıdır. Bazen insan bir yol arar da bulamaz kendine, bu varış yoludur, aşk yoludur. Belki insan sabırsızdır, belki zaman… Ararken insan farkına varmadan verir Yaradan huzuru da, aşkı da… Bekleyip görmeli zamanı da, sabrı da… Neler eriyecektir yüreğinde, kibri… enaniyeti… Belki de aradığı huzuru, aşkı beklemektir sınavı kim bilir kısmeti nedir, nerededir?
Allah belki de sana öyle bir görev kısmet edecek, öyle bir kapı açacak ki attığın her adımda hayır işleyeceksin bilemezsin. Peygamber efendimiz bir hadisi şerifinde “İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i cariye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat.” Evet, belki de senin kısmetin de ölümünden sonra amel defterinin kapanmadan kıyamete kadar açık kalmasını sağlayacak bu üç durumdan biri olabilir. Yaptığın işi sana bahşedilen kısmeti küçük görme görevinin bilincinde ol, kıymetini bil. Öyle kendini basit ve sıradan görüp yaratanını incitme, bir kere yaratılmışların en şereflisi olansın. Senin basit olmak gibi, alelade olmak gibi bir durumun olması söz konusu olamaz genç kardeşim.
Mesela ben her hafta yazıyorum biliyorum ki çok kişi tarafından ne takip ediliyor, ne de okunuyorum. Ama bir kişi de olsa bir yerde bu yazdıklarımı okuyor da nokta dahi olsa bir çıkarım yapıp doğruya sevk oluyorsa ne mutlu bana, ne mutlu bize bunu kısmet eden Rabbimize…
Rabbim Kısmetinin kıymetini bilenlerden ve hayrını görenlerden eylesin sizleri inşallah.