Zordur bir başkası için ağlamak, onun yerine koymak kendini, hislerine ortak olmak, yaralı yüreğindeki bir kamyon yükü paylaşmak… Öyle her bedende de olmaz o merhamet yüklü yürek pişmek, yanmak, tasalanmak, kaybetme duygusunu bilmek gerek. Sahip olduklarının gerçek sahibini tanımayı gerekli kılar gönüllü olmak, olabilmek velhasıl empati duygusuna sahip olmak gerek.
Nasıl ki hiçbir şey kendiliğinden, sebepsiz ve emeksiz olmuyorsa gönüllü olabilmek için nasip etmeli Yüce Yaradan ki merhameti ve adaletinden sual olmayan herkese muhakkak ki bu hakkı tanır, tabi ki kul kıymetini bilirse ki bu tek başına da yetmez bileşenlerinden ayrı tutulamaz yetiştiğiniz ortam ve yetiştirenlerde önemlidir. Lakin yetiştirenler ve yetiştiğiniz ortam buna müsait olmasa da akıl devreye girmeli ve doğruya erişebilmeli insan.
Hiç tanımadığınız birileri için koşuşturmak, onun için bir şeyler yapmaya çalışmanın ve bir derdine merhem olmanın hazzını belki dünyanın en güzel tatlısında alamazsınız. Çünkü en güzel yerde olsa da beden, can yanıyorsa bir yerlerde acı çeker ama acı çeken bir bedenin yanıyorken yüreği bir damla su oluyorsa kor alevler içinde gördüğü cennettir Gönüllünün
Gönüllünün bir karesini alın koyun karşınıza onda neler görebilirsiniz neler: Mutluluğu, huzuru, sevgiyi, saygıyı, aşkı mesela. Elinden tutup kaldırmak fiili bir durum olsa da kalkan sade bir beden değildir yerden umut, güven, saygı kalkar onla beraber. Gözlerinden anlarsın bir muhtacın mutluluğunu ve sana duyduğu güven dolu bakışlarında iste o zaman dersin iyi ki de buradayım ve o eli tutan, o gözde ki güvenin resmi benim dersin.
Gerçek dost kim diye sorarsanız bana ‘’iyi günde ve daha da önemlisi kötü günümde yanımda olandır. ’derim sizlere. Dikkat ederseniz burada vurgulanan gün kötü gündür ve gönüllü insanlar daha çok kötü günlerde yanınızda görünür. Bakarsınız bir depremde, yangında, selde ya da bir mazlumun imdadında bir yelekli belirir yanı başınızda hiç önemli değildir rengi sarı, mavi, yeşil ya da kırmızı… Fark etmez çizgisi, siyaseti ve bakış açısı o an hissedersiniz yalnız değilsinizdir ve de güvendesinizdir. Bazen 91 saat sonra kurtarılan Ayda bebeğin ilk duyduğu ses, kimi zaman alevlerin arasından kurtarılan bir canlının ilk suyunu veren el olmak, donmak üzere olan bir bedene battaniye saran yürek olmak, durmak üzere olan kalbe yaptığı masajla tekrardan hayata dönen gözün gördüğü ilk göz olmaktır. Bu sebeple önemlidir geri dönüşler ve o dönüşlerde ki ilk görüşler, olur mu o görüşlerin dünya görüşüne bir eleştirisi ya da yaftalaması.
Şudur ki sana tavsiyemiz genç kardeşim: Takdirlerini sunduğun senin yaşında ki bir genç kardeşinle birlikte bir programda yer almandır. Ve biz eminiz ki bir girince kalbine o aşk, sarar bedenini gönüllülük yeleği. İşte o zaman hep giymek ister de çıkarmak istemezsin böyledir bizim hırkamız.
Hayra vesile olmak vardır sonunda, insanların ulaşamadığı kol, gidemediği yol, göremediği göz olmak vardır. Ne diyordu Nebiler Nebisi Hz. Muhammet Mustafa (sav) : Hayra vesile olan hayrı yapan gibidir.Ekonomik olarak bir yaraya merhem gönderenle eş değerdir merhemi süren. Allah sana hayrın kapısını açmıştır aslında bilirsen. Bu yüzden denir ki Allah (cc) herkese nasip etmez iyilik yapabilmeyi diye! Bu nasip işidir, kısmettir, rahmettir bilirsen Yaratan verirken sana bu imkânları görebilmektir asıl olan.
Kim bilir bugün yanan bir kor senin ocağında da tütebilirdi. Nasıl ki bir başkasının düşünce ateş ocağına ararsa bir dostunu ya da hayırsever bir eli, imdat ederken yürekler şimdiden sarmalı o gönülleri.
Bir yüreğe gönüllülük hırkasını giydirebilen Anne-Babaları alkışlamak hatta ellerinden öpmek gerekir en çok ta böylesi gençlere ihtiyaç varken. Hani bir söylem vardı ya Z kuşağı diye biz buralarda ona artık Gönül Kuşağı diyoruz. Çünkü bizim için hepsi ayrı bir değer, ayrı ayrı hikâyeleriyle bambaşka güzellikteler.
Son zamanlarda yaşadığımız bu afetlerde her daim yanımızda olan gönüllü kardeşlerimize bir teşekkürümüzde bu yazımızla olsun her okuyanın da bir hayır duasında yer alsınlar istedik bu yüreği kocaman gençlerin.
