Penceremden ayın şavkı düşerken gözlerime, daldırdım kalemimi gecenin yıldızlı mürekkebine. Kelimeler çıktı karşıma yine harami. Anladım ki yine ateşe verecekler aşkın semtini! Kelimeler durmaz ki, oyar da oyar sinemi! Boşunadır çabası, bilmez ki yürek tüm işkencelere hami. Hangi kalemin gücü yetecekmiş ki çıkartmaya sinedeki “seni”. Kırmaz mıyım hakikati yazmayan o kalemi! İşte karşımda serseri kelimeler, tutmuşlar kolundan “insanı” attılar önümdeki beyaz sayfaya. Gece bir yandan kalem bir yandan insan da insan der durur parmaklarımın kulaklarına.”Aşk” girecekken zihnimin arka kapısından, zihnimin tüm yollarını sardı kelimeler. Aşk, yaka paça yatırıldı bir derin uykuya. Bir “insan” kaldı ayakta. Ve artık “insana” sarıldı kelimeler.
İnsan da insan… Belli ki yaratılıştan bulaşmış adına nisyan.İnsan diyorum, kimi pinhan kimi durağan kiminde yok izan kimi de dünyaya bir armağan. Hamuru karılmış renk renk topraktan, bir yudum içebilmek için koşar durur oradan oraya ab- ı hayattan.
Ezelden dönüp duran devran da haykırdı insan da insan! Ve insan en güzel hallerini topladı sayfalardan. Şöyle bir bak etrafına. En kıymetli yaratılan değil mi ki insan? En güzel nimetler edilmişken ihsan neden biriktirir dilinde, kalbinde o zaman onca isyan? Akıp giden zaman sergisinde belki de yaşadığın, yaşayacağın son an. Hele bir soluklan! Bunca telaşın, yalnızlığın, öfken, sevgin kimedir ey insan! Soğuk taşlara yazılmış isimleriyle yan yana yatan bunca insan vardı senden önce burada. Ey insan! Bezm i elestte verdiğin sözü ne çabuk unuttun! Yalın halini bul, getir ey insanoğlu!
Bak şurada bir öksüz oturur, kaybettiğinin acısıyla kavrulur. İşte, gece mi uzun hastalığının elemi mi diye her saniyesini tespih yapan uykuya hasret gözler ! Ekmeği için toza bulanan eller, gönüller inşa eden diller de burada bak! Kendinden gayrısını düşünen yürek de şu köşede. Yalın halin hangisi ey insanoğlu?
Bakıyorum da bindirmişsin nefsini doru bir ata, dört nala gidiyorsun. Ne Süleyman kaldı ne Yakup ne de Nemrud. Acı çeken de kalmadı çektiren de. Hepsi bir imtihandı sadece bir imtihan! Hal böyleyken nereye bu yolculuk ey insan? Hele bir dur, soluklan! Toparlan! Bak aynalara da en yalın halin olsun artık ayan! Uzat elini kendine, seni sen yapan değerlerine. Dağılsın halka halka yalın hallerin. Kıymeti, şükrü, sevgiyi, nimeti … Tüm yalın hallerini topla da gel ey insan! Ki sandıklarda sakladığın bir top beyaz kumaşına kokusu sinsin en güzel hallerinin.
İnsan da insan. Belli ki yaratılıştan bulaşmış adına nisyan. İnsan diyorum kimi pinhan kimi durağan kiminde yok izan kimi de dünyaya bir armağan. Hamuru karılmış renk renk topraktan, bir yudum içebilmek için koşar durur oradan oraya ab- ı hayattan. Yaratılanların en güzelisin ey insan! Bir damla gözyaşın da bir anlık tebessümün de hiç olur mu ziyan? Sen yeter ki baki olana inan!
İnsanı saran kelimelere takılır şimdi “hani edebiyat”? Bunca okuduğun, dinlediğin hikayelerdeki kahramanların halleri zannediyor musun ki külliyen yalan? Hepsi zamandan zamana atlayan insandan başkası değil inan. Ey güzel insan! Bak, bugünlük de sona gelmişiz çoktan. Elbet bir zaman sonra yine bitecek bu hicran…Yeter ki dayan, yine yol alacağız kelimelerle bir “an”.
.
.
Harika bir yazı,sınav sorularına paragraf olabilecek kalitede …öyle içten ,öyle samimi ve öyle yeni cümleler… Yeni bir mevsim gibi.. Başarılarınızın devamını dilerim Hayriye hocam 👏
Samimiyet ülkesinden gelen bu güzel yorumlar için çok teşekkür ederim kardeşim.Allah razı olsun sizlerden..🌺