Bir şehrin uzak semtleri gibi gözlerin üzgün, kara, ayaklanmaya hazır/ Ben yaralar kuşanıp katılırım onlara…(İsmet Özel)
Dalınca bir derin uykuya anca o zaman susarsın değil mi? Bir nilüfer çiçeği gibi…Bir nergis ya da benefşe gibi…Sır saklamayı bilmezsin, açarsın gönlün kapılarını dünyaya. Sultanın dellalı mısın ki bir damla yaşına tokmak gibi iner kirpiklerin.
Türkü müsün,şiir misin? Nedir ki sendeki hüner? Nereden gelir ki o sessiz fer? Ah, o gözler! Edebiyat dünyasını baştan sona eder heder. Var mı ki kelimeleriyle sana dokunmayan sende soluklanmayan bir şair?
Gözlerin ipek yoludur ömrümün/Akasya yüklü kervanlar geçer/Çan sesleri arasında bir fener/Yanar söner yanar söner yanar söner/Gözlerin ipek yoludur ömrümün…(Ahmet Erhan)
Ben nerde bir çift göz gördümse/Tuttum onu güzelce sana tamamladım/Sen binlerce yaşayasın diye yaptım bunu/Bir bunun için yaptım…(Cemal Süreya)
Söylendiğinde senin de bulutlanır mı gözün?…(Oruç Aruoba)
“Göz açıp kapanıncaya kadar” diyorlarmış bir ömre.Ömür terazisi onda kurulmuşken “göze” geldik kelimelerle yolumuzun bu durağında da üstadım! Bak, şair taifesinin başında hep bir çift göz gezer. Hepsini zincirlemiş birer birer. Gözden kaybolsak mı bu diyardan acaba üstadım? Bir durup dinleneceğiz demek kalbin aynasında.O zaman biz de bakalım kendimize onun ziyasında. Siyah, yeşil, mavi, ela ha bir de haki… Şöyle bir “göz dolduralım” varlığımızla.Kalbin aynasında gördüklerimizi gözler önüne sersek. Hem de hiç göz boyamadan. Baksana gönüllerin izi bulaşmış gözlerden dökülen bakışlara üstadım. Renk renk… Okumayı bana da öğretsen. Gözlerden okumayı…
İşte o zaman biter yolculuğumuz, bana inan üstadım! Neden böyle gözlerin çakmak çakmak oldu üstadım? Böyle söyleyince gözünden mi düştüm? Hayır, hayır elbette yorulmadım yoldan da kelimelerden de yolculuktan da… Gözleri seyredince sen, senin de gözlerinin içi güldü; gözlerin kamaştı gördüğün ferden. Ben de inandım ki gözlerdedir aradığımız. Gözlerde değilse Simurg eğer…Ya o gözlerden akan ab-ı kevser… Ya o yaratılışındaki şaheser… Demek hepsi Simurg’dan sadece bir haber.
Şimdi anlat bakalım üstadım gözlerde gördüğünü…
“Gözler hapseder gönülde solan her gülü.Ve gözden ırak olunca gönülden de ırak olur dersin ama göz göze değince yeniden kana bulanır gönül. Ve o gözler en büyük imtihanın olur Hz Vahşi misali.O dünyanın en güzel bir çift gözüne gözlerini değdirilebilmek için neler vermezdi ki Hz Vahşi.O gözlerin birinde hasret ateşi yanarken birini de hüzün sarar.Yakub’un gönlü, gözlerini dünyaya kapatır.Göz, gönül kuyusuna düşer ve gönül gözü açılır Yakub’un. Gözler, Züleyha’ya haram olur.O gözler, Züleyha’ya yar olmaz dünya gözüyle bakınca. Leyla’nın çirkinliğini haykıranlara Mecnun “Ah, onu bir de benim gözümle görseydiniz.” diye gözüyle gönlünün birliğini anlatır. Şimdi gözlerini aç da iyi dinle beni. Gözlerini gönlüne teslim et ki gönül gözüyle seyret etrafını.Kalbin aynası derler ya! O gözler yalansız olur, köprüler kurar sessizlikten. Anladın mı şimdi gözleri görünce neden gözlerimin içinin güldüğünü?Haydi evlat, yol uzun…Göze batmadan alalım sessizce yol…”
“Göz, sözün ulaşamayacağı her yere ulaşır..” -Edip Cansever